Kış Aylarında Solunum Yolu Enfeksiyonları – Evinizde Eğitim
Dostlarımızın soluduğu hava üst solunum yollarını katederek akciğerlere gelir. Akciğerler hücreler için yaşam kaynağı olan oksijeni alıp kana verir ve kanda oluşmuş olan karbondioksidi atar. Bu şekilde gaz alışverişi sağlanırken solunum sistemi dış etkenlerle doğrudan ilişki içinde bulunur. Akciğerleri yapı olarak ağaçlara ve görev olarak da yeryüzünün soluyan ormanlarına benzetebiliriz. Ormanlar bulundukları bölgenin hava koşullarından ne şekilde etkileniyorsa akciğerler de aynı şekilde etkilenecektir. Solunan hava eğer kirli ise, ormanların yapısında bozulmalar olduğu gibi, akciğerlerin yapısında da bozulmalar başlar. Özellikle bu durumlarda astım geçmişi olan hastalarımız için gerekli önlemlerin alınması hayati öneme sahiptir.
Mevsim geçişlerindeki ani hava değişiklikleri ve hava kirliliği bizler kadar dostlarımızın da sağlığını etkilemektedir. Dostlarımız soğuk hava koşullarına uyum sağlamak için daha fazla enerjiye ihtiyaç duyar. Bulundukları ortam koşulları gerektiği gibi düzenlenmediğinde soğukların yarattığı stres faktörü devamlılık arz eder ve vücut dirençleri düşer. Başta solunum yolu enfeksiyonları olmak üzere diğer birçok enfeksiyona açık hale gelirler. Özellikle genç ve yaşlı dostlarımız, anatomik olarak kısa burunlu ırklar, geçmişinde astım, farenjit, sinüzit gibi kronik hastalığı olan dostlarımız solunum yolu enfeksiyonlarına daha duyarlıdır.
Üst Solunum Yolu Enfeksiyonu Belirtileri Nelerdir?
Kış mevsiminin getirdiği bu olumsuz hava şartlarından etkilenen dostlarımız öncelikle akut üst solunum yolu enfeksiyonlarının belirtilerini gösterirler.
- Üst solunum yollarının başlangıcında yer alan burun bölgesi etkilendiğinde (Rhinitis), iritasyona bağlı hapşırma, başlangıçta şeffaf burun akıntısı, sonrasında bakterilerin karışmasıyla sarı/yeşil görüntü alır. Şiddetli rhinitlerde kanlı burun akıntısı görülebilir.
- Enfeksiyon bölgesel lenf yumruları (Tonsil-Bademcik) tarafından önlenmeye çalışılır ve lenf yumrularının şiştiği görülür. Yutkunmada güçlük ve vücut ısısında artış göze çarpar.
- Kafatasındaki hava boşlukları (Frontal & Maxiller Sinüsler) etkilendiğinde sinüzit oluşur ve bu boşlukların içlerinde biriken irinli sıvı burun deliklerinden tek veya çift taraflı deşarj olur. Dostlarımız bu dönemde ağrıdan dolayı depresif olurlar.
- Boğaz bölgesi etkilendiğinde farenjit ve larenjit’e bağlı bölgesel hassasiyet ve öksürük şekillenir. Üst solunum yolunu oluşturan boğaz anatomik olarak kulaklarla bağlantılıdır. Bu yüzden üst solunum yolu enfeksiyonları sırasında veya sonrasında kulak hastalıkları (Otit) da gelişebilmektedir.
Enfeksiyon üst solunum yollarından alt solunum yollarına indiğinde klinik tablo daha ağır olduğu gibi tedavi süreci de oldukça uzamaktadır. Bu yüzden solunum sistemi enfeksiyonları başlangıç aşamasında teşhis edilerek tedavi süreci başlatılırsa alt solunum yoluna inmesi önlenebilmektedir.
Alt Solunum Yolu Enfeksiyonu Belirtileri Nelerdir?
Üst solunum yolu enfeksiyonları tedavi edilerek önleme yapılmadığında alt solunum yollarının enfeksiyon riski oldukça fazla olur. Genellikle üst solunum yolu enfeksiyonundan birkaç gün sonra vücut ısısında yükselme, artan öksürük ve solunum güçlüğü alt solunum yolu enfeksiyonunu akla getirmelidir.
Enfeksiyon alt solunum yollarına geçiş yaptığında:
- Bronşlar etkilenirse (Bronşitis), hırıltılı solunum, geceleri öksürük krizleri görülür. Özellikle çevre değişikliği ve egzersizlerden sonra öksürük artar. Ödemli mukozalardaki daralmalardan ve oluşan ifrazattan dolayı solunum sayısının arttığı görülür. Bu durum da vücut ısısının yükselmesine neden olur.
- Bronşioller ve alveolerin etkilendiği durumlarda (Bronkopneumoni) enfeksiyon akciğerlerin geneline yayılma eğilimindedir. Klinik tablo enfeksiyon ilerledikçe kötüleşir. Bu zatürreye (Pneumoni) geçiş dönemidir.
- Akciğer dokusu enfeksiyondan genel anlamda etkilendiğinde ağır bir solunum güçlüğü tablosu (Pneumoni-Zatürre) ortaya çıkar. Dostumuzda görülen öksürük krizleriyle birlikte solunum sayısı ve solunum şekli değişmiştir. Vücut oksijenden yeterince faydalanamayacağından oksijen açlığı çekmeye başlar. Bağışıklık sistemindeki yetersizlikler hastalığın seyrini olumsuz yönde etkiler. Bu klinik tablodaki hastalarımız acil ve sürekli oksijen tedavisine ihtiyaç duyarlar. Aksi taktirde dostumuzu kaybetmemiz söz konusudur.
Genellikle çoğu vakada bağışıklık sistemi enfeksiyonun boyutlarını bu aşamaya getirmez. Ancak profesyonel gıdalarla beslenmeyen, vücut direnci düşük dostlarımızın da bağışıklık sisteminin zayıf olacağını bilmenizi isteriz. Vücut direncini arttıran aynı zamanda antioksidan yapıdaki A ve C vitaminlerinin takviyesi, immun sistemi destekleyen omega yağ asitlerinin verilmesi özellikle şartların ağır olduğu kış aylarında çok daha önem kazanmaktadır.
Dostlarımız için kış aylarında uygulayacağınız yeterli ve dengeli beslenme desteğiyle hastalıklara karşı daha dirençli olmalarını sağlayabilirsiniz.